Sürücüsüz araçların ve faydaları

HARVARD BUSINESS REVIEW TÜRKİYE

29 Kasım 2023

Kendi kendine giden arabalar veya otonom arabalar olarak da adlandırılan sürücüsüz arabalar, bir kişinin manuel olarak kontrol etmesini gerektirmeyen araçlardır.

Ellerin direksiyon simidinde olması gerekmez ve bazı durumlarda tutacak bir direksiyon simidi bile yoktur.

Sürücüsüz arabalar günümüzde birkaç farklı formatta mevcuttur. Bunlar, tamamen otonom sürüşten yalnızca sürücünün aracı belirli bir süre kontrol etmesini gerektiren, örneğin otomatik pilotlu olarak nitelendirdiğimiz sürücü destekli teknolojiye kadar uzanır.

Genel olarak sürücüsüz bir otomobilin bilgisayar sistemi tüm sürüş sorumluluklarını üstleniyor. Aracın sistemi kızılötesi radarları, LIDAR’ı (lazer radarı), gelişmiş hareket sensörlerini, kameraları, inanılmaz derecede hassas GPS’i ve aracın kendi kendine gitmesini sağlayan karmaşık algoritmaları kullanır.

Araç, tüm bu teknolojiyi ve kayıtlı saatlerden elde edilen geçmiş verileri kullanarak nereye gittiğini, çevresinde ne olduğunu ve hangi alanlardan kaçınacağını bilmek için çevresinin bir haritasını oluşturabilir.

Araç yol ışıklarını, trafik işaretlerini ve yol işaretlerini okuyabilir hatta diğer araçları, bisikletlileri ve yayaları izleyebilir.

Otomobil yol kurallarına göre hareket eder, bu da hız sınırlarına her zaman uyulduğu ve engeller ile potansiyel tehlikelerin çok daha hızlı tespit edildiği, daha az frenleme ve hızlanma ile daha güvenli bir durmaya olanak sağladığı anlamına gelir.

Sürücüsüz araçların çevresel faydaları

Her şeyden önce emisyonlar çok önemli ve günümüzde kullanılan (ve test edilen) sürücüsüz araçların çoğu zaten tamamen elektrikli durumda. Ancak, her ne kadar bir benzinli motor kadar olmasa da arabanın akü şarjı tamamen temiz enerjiyle sağlanmadığı sürece yine de dolaylı olarak emisyonlara katkıda bulunur.

Otonom arabalar, insan tarafından sürülen bir araca kıyasla sürüş sırasında önemli ölçüde daha az gaz ve enerji kullanır. Gazın çoğu yüksek hızlarda araç kullanırken, fren yaparken ve aşırı hızlanırken yanar. Kendi kendine giden araçlar, sürüş tarzlarından bu faktörleri ortadan kaldırır; bu da daha az yakıt yakılması veya daha az pil gücü tüketilmesi anlamına gelir, bu da daha az hava kirliliğine neden olur.

Sürücüsüz arabalar hane başına daha az araç sahipliği anlamına da geliyor

Artık bir araç çocukları okula bırakabiliyor, anne ve babayı işe götürebiliyor ve sonra onları geri alma zamanı gelene kadar kendi kendine park edebiliyor.

Sürücüsüz bir araba sizi kelimenin tam anlamıyla ihtiyacınız olan tüm varış noktalarına götürebilir. Böylece aileler, her kişinin ihtiyaçlarına uyacak şekilde 2 veya 3 farklı arabaya sahip olmaktan vazgeçebilir. Bu, yoldaki toplam araba sayısını azaltırken, emisyonlara katkıda bulunan gereksiz örtüşen yolculukları da azaltır.

Sürücüsüz otomobil teknolojisi geliştikçe, daha hafif akülerin kullanılması ve motorda ağır güvenlik değişikliklerine daha az ihtiyaç duyulması nedeniyle otomobillerin ağırlığının da azalması bekleniyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, çoğu önlenebilir olan dünya çapında her yıl yaklaşık 1 milyon 350 bin ölüm yollarda meydana geliyor. Otonom sistemlerin gelecekte insan kaynaklı ölümlerin önüne geçmesi bekleniyor. Sürücüsüz arabalar sadece emisyonların azaltılmasına, insan ve yaban hayatı ölümlerinin azaltılmasına ve şehir planlamacılarının yollardan ziyade yeşil alana odaklanmasına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda her işe gidip gelen kişiye daha fazla zaman kazandırıyor olacak.

Çağrı Koray Öztopçu