COP 28 ışığında elektrikli araçlar ve yeni ekosistem

BLOOMBERG BUSINESSWEEK TÜRKİYE

COP 28 ışığında elektrikli araçlar ve yeni ekosistem

15 Aralık 2023

2015 Paris Anlaşması kapsamında üretilen sera gazı miktarını tamamen ortadan kaldırmaya yönelik küresel çabalar neticesinde, 2050 yılına kadar net sıfır veya karbon nötr hedeflerine ulaşmak için gereken radikal adımlar atılıyor.

Karbondan arındırma girişimleri devam ederken ülkeler, jeopolitik huzursuzluğun yoğunlaştığı bir dönemde temiz enerjiye öncelik vermekte zorlanıyor. Dünyanın dört bir yanındaki ekonomiler, enerji kaynaklarının güvenilir ve uygun fiyatlı olmasının yanı sıra çevre dostu olmasını sağlamada zorluklarla mücadele ediyor.

Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için daha fazla çabaya ihtiyaç var

Bunlardan ilki ve belki de en uygun maliyetli olanı, ekonomik çıktı birimi başına kullanılan enerji olarak tanımlanan enerji yoğunluğunun önemli ölçüde azaltılmasıdır.

Tarihin en büyük iklim zirvesi olan COP28 sona ererken, dünya liderlerinin iklim değişikliği konusunda olumlu adımların atılmasını sağlamak için iş birliğinin gücünden ve ortak bir hedef arayışından nasıl yararlanacakları konusunda pek çok konuşma yapıldı.

Ulaşım, dünya petrol talebinin yaklaşık %60’ından sorumluyken, karayolu taşımacılığı tek başına küresel enerjiyle ilgili emisyonların %15’ini oluşturuyor. Elektrikli araçlar artık yaygın olarak bu sektörü karbondan arındırmanın temel aracı olarak görülüyor.

Elektrikli araç satışlarının 2023 yılında küresel otomobil pazarında %18’lik paya ulaşması bekleniyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’na göre artık elektrikli araçların 2030 yılına kadar dünya petrol talebinin günde beş milyon varilini silmesini beklediği anlamına geliyor.

COP28 öncesinde elektrikli araçlar, güneş enerjisi ve aydınlatmanın yanı sıra IEA’nın yüzyılın ortasında net sıfıra doğru ilerleme yolunda olduğunu değerlendirdiği üç sektörden biriydi. IEA, elektrikli araç satışlarının 2035 yılında 51,6 milyona ulaşmasını bekliyor.

Tüketimi azaltmak ve israfı ortadan kaldırmak

COP 28 sonrası verimliliği artırmak, enerji tüketimini azaltmak ve bunun sonucunda işletme maliyetlerini düşürmek amacıyla görüşmeleri başlatmak en önemli adım ve bunun yanı sıra, çoğu zaman birçok cevaplanmamış soruyu ve anlamlı değişimin eyleme geçirilmesini de takip etmek gerekiyor.

Otomotiv endüstrisi açısından bakıldığında, COP28’in küresel olarak daha katı emisyon düzenlemelerine yönelik baskıyı daha da güçlendirmesi ve ülkeleri araçlardan kaynaklananlar da dahil olmak üzere sera gazı emisyonlarında daha fazla azalmaya teşvik etmesi bekleniyor. Bunun, elektrikli araçların ‘benimsenmesine yönelik ülkelerin desteğinin ve teşviklerinin artmasına, etkili karbonsuzlaştırmaya yönelik ek politikalara, alternatif yakıtlar ve teknolojilere yönelik desteğe yol açması bekleniyor.

Ar-Ge ve batarya gelişimi, yeni teknolojiler gündemde

Emisyon düzenlemelerine uyum sağlamak için otomobil endüstrisinin, hidrojen yakıt hücreleri ve gelişmiş pil teknolojileri gibi sürdürülebilir teknolojilerin araştırılması ve geliştirilmesine daha fazla yatırım yapması tartışılan konular arasında yer alıyor.

Daha sıkı emisyon standartları ve çevresel konularda artan farkındalık, tüketici davranışında kademeli bir değişime yol açacak ve bu da elektrikli araçlara ve diğer çevre dostu teknolojilere yönelik baskının artmasına yol açacak.

Genel olarak COP28’in, sürdürülebilir teknolojilere yönelik artan baskıyla iklim hedeflerine ulaşmak için otomobil üreticileri ve ülkeler arasında daha da fazla iş birliği yapılması ihtiyacını vurgulaması ve aynı zamanda otomotiv sektöründe döngüselliği teşvik etmesi bekleniyor.

Çin’de elektrikli araç satışları son yıllarda hızla arttı ve pazarın yaklaşık dörtte birini temsil ediyor. ABD’de Enflasyonu Azaltma Yasası (IRA), elektrikli araç ve pil üretiminin yanı sıra pil bileşenleri ve geri dönüşümüne yönelik yeni yatırıma 100 milyar dolar yatırım açıkladı.

ABD Enerji Bakanlığı’nın Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı’ndan (NREL) araştırmacılara göre, sıfır emisyonlu elektrikli araçların hızlı bir şekilde benimsenmesi, ülkeyi ulaşım sera gazı emisyonlarında 2050 yılına kadar 2019 seviyesinden yüzde 80 veya daha fazla bir düşüşe yaklaştıracak.

Tüketici her zaman odak noktada

Tüketiciye daha iyi seçenek sunmak için daha fazla elektrikli araç modelinde devam eden ilerleme, şarj altyapısının kullanılabilirliği ve menzildeki iyileştirmeler, otomobil üreticilerinin elektrikli araçları daha fazla benimsemesini sağlamada temel faktörler olmaya devam edecek.

COP28 doğal olarak karbon emisyonlarını azaltma konusunda şu anda karşılaştığımız zorlukları ve engelleri ortadan kaldırmaya yardımcı olacak ortak bir küresel forumdur. Bu önemli zirvede hem sürdürülebilirlik taahhütleri hem de ekonomik büyümenin bir arada var olabileceğin savunuluyor. Karbonu kesinlikle azaltabilir ve ekonomilerin ileriye dönük olarak değer sağlamaya devam etmesini sağlayabiliriz.

Doğal olarak elektrikli araçlara ve dünya genelinde elektrikli araç şarj altyapısına daha fazla yatırım yapıldığını göreceğimiz bir döneme giriyoruz.

Dönüşüm için tüzel müşterilerinin adımları da çok önemli

İşletmeler tek bir ödeme çözümüyle fosil yakıttan elektrikli araç filolarına geçiş yapmasına yardımcı olabilirler. Dünyanın şu anda ihtiyacı olan şey, yakın gelecekte ulaştırma sektörü için önemli ölçüde azaltılmış karbon tüketimini gerçeğe dönüştürmek amacıyla, U dönüşü potansiyeli olmaksızın, net sıfıra ulaşma yolunda liderlerinin açık kararlılığıdır.

Teknoloji ve inovasyon, konu sürdürülebilirlik olduğunda, özellikle de endüstrileri ve tedarik zincirlerini karbondan arındırmak konusunda etkin bir şekilde ilerleme kaydetmenin önemli bir yöntemidir.

Küresel otomobil şirketleri, enerji kullanımında yenilenebilir enerjinin maliyet avantajlarından, malzeme kullanımında daha fazla sürdürülebilirlikten ve özellikle döngüsel ekonomi kazanımları, optimize edilmiş lojistikten ve nihai olarak net karbon sıfır hedeflerine yönelik yollarda kendi ilerlemelerini gözden geçiriyor. Büyük çok uluslu şirketler hem yerel operasyonel zorunluluklardan hem de kısıtlamalar göz önüne alındığında, ulusal sınırların ötesindeki operasyonları ve karbon ayak izinin mümkün olduğu kadar düşük olmasını sağlamayı dikkate almaları gerekiyor.

Çağrı Koray Öztopçu